Turizm
Yıldız Dağları’nın kuzey yamaçları ve deniz kıyısında bulunan kasabalardan bazıları oldukça eski tarihlerden beri turistik olarak bilinirler. İstanbul’dan itibaren Kilyos, Yalıköy, Kıyıköy ve İğneada kırsal kalkınmada turizm sektöründen faydalanıyor. Yörede kış turizmine elverişli coğrafyanın olmaması, buna mukabil deniz turizmi mevsiminin de güney ve batı sahillerimize nispetle kısa olması nedeniyle daha çok orta gelir düzeyindeki vatandaşlarımız tarafından değerlendiriliyor. Alt gelir gurubuna dahil olanların çadır turizmi de bölgede sıklıkla görülebilir. Özellikle İğneada’da çadır ve karavan turizmi için yeterince alt yapı bulunmuyor. Pansiyonculuk ve küçük oteller giderek gelişiyorlar. Büyük ve çok yıldız otellerin müşterisine hitap edecek bir çevre düzenlemesi ve kalkınmışlık olmadığı için günümüzde tek bir büyük otel var. Zaten şehirleşme yörenin kırsallığını ortadan kaldıracak bir unsur. Bu nedenle çok yıldızlı otel aldatmacasına kapılmadan kırsalın özelliği korunarak daha çok kültür turizmi çerçevesinde yörenin doğal ve kültürel özellikleri öne çıkarılmalı, küçük oteller ve pansiyonculuk teşvik edilmeli. Yerel hizmet açısından kasabadaki alt yapı eksiklikleri giderek iyileşiyor. Ancak yaz mevsimi boyunca çok artan nüfus karşısında hizmetlerin aksadığı da biliniyor.
Orta Avrupa’nın kuzeyinden kaynaklanarak Karadeniz’e ulaşan Tuna Nehri kıta içinden Atlas Okyanusu’na ulaşan nehirlere, kanallarla bağlandıktan sonra Kuzey Ülkeleri’nden, Orta Avrupa’dan, İngiltere’den yola çıkan yelkenli ve motorlu gezi tekneleri artık Karadeniz’e ulaşabiliyorlar. Tuna Deltası’ndan Karadeniz’e açılan denizciler ülkemiz denizine önce İğneada açıklarında ulaşıyorlar. Ne yazık ki İğneada Limanı gezi teknelerinin bağlanmasına yeterli bir niteliğe sahip olamadı bir türlü. Oysa limanın içinde az sayıda turistik teknenin bağlanarak su, yakıt, elektrik ihtiyacını gidereceği; atıklarını boşaltabileceği bir iskelenin yapılması ve yatçılara hizmet vermesi çok yararlı olacaktır. İğneada’dan ulaşılabilecek yakın çevrenin doğal ve kültürel nitelikleri, turistlere çok cazip seçenekler sunuyor. Limanın emniyetli oluşu nedeniyle yatçılar, yakın çevrenin dışında, Kırklareli ve Edirne’yi bile ziyaret etmesine elverecek süre boyunca teknelerini güvenle bu limanda bırakabilirler. Hatta bahsettiğimiz illere yapılacak geziler için araç kiralanması da gündeme gelebilir. Teknelerin gümrük sorunları da olmayabilir. Zira vizelerini alırken tüm limanlarda konaklamak üzere evrak düzenleme imkânları hukuken hazırlanmış bulunuyor. Marina hizmetleri de yeni işkollarının gelişmesi için iyi bir başlangıç olabilir. Bu tip küçük dokunuşların İğneada bölgesi için büyük bir kalkınma hamlesi olacağı ve üstelik de çevre değerlerini koruyacak bir gelişme sağlayacağı aşikâr iken yöre için termik santral ya da nükleer santral tasarlanması bir doğa cinayetinden başka ne olabilir ki?